Soru Sor
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Dramatik Yapı
Yabancılaştırmanın değişik biçimlerini birbiri üzerine binen jeolojik katmanlar gibi tasarlayabiliriz. Her katman, kendi altındaki başka katmanların varlığını gerektirir. Böylece ilgili katmanlar değişik kalınlıkta olmak üzere kayalar, taşlar içinde uzanıp gider, kimi birbirinden belirgin olarak, ayrılır, kimi birbirinin içine geçer, geçiş yerleri ise belli olmaz, bazan da aralarından biri tümüyle yitip gider gözden, ama sonradan daha bir görkemle yeniden ortaya çıkar. Dramatik yapı, bu üç katmandan en alttakidir, ötekileri taşır üzerinde. Oyun metni yeni tekniğin kurallarına uygun bir yapı göstermedi mi, yabancılaştırma tekniğiyle sahneye konması ya da oyuncular tarafından oynanmasının, oyunun ırzına geçmekten kalır yeri yoktur. Örneğin, Racine ya da Schiller'in oyunları, yabancılaştırma tekniğiyle sergilenemez, oyunların dramatik yapısı izin vermez buna. Neden mi? Çünkü ilgili oyunlar, Aristoteles'in koyduğu ilkelere göre kaleme alınmıştır. Brecht, Aristoteles'in Poetika'sını pek el üstünde tutarsa da, öyküyü oyunun fışkırdığı "kaynak ve can damarı" olarak nitelemesine hak verir onun yalnız, geri kalan bütün konularda Aristoteles'ten ayrılır, "özdeşleşme" olarak arınmaya (katharsis) sırt çevirir, parçaları işlevsel açıdan birbirine bağlı, kendi içinde bütün ve eksiksiz olayı atarak yerine birbirini izleyen epik sahneleri geçirir; kendi içinde tutarlı karakterler parçalayıp çelişkili özelliklerine ayırır. Brecht'in olayları, Aristoteles'in öğrettiği gibi bir zorunlulukla birbirinden çıkmaz, kendi yasalarına uygun olarak birbirini izler. Dolayısıyla, Brecht'in oyunlarından bazı parçaları çıkarıp atabilir ya da alıp başka yerlere yerleştirebiliriz, oyun için büyük bir sakınca doğurmaz bu; ne var ki, Aristoteles'e göre bundan sakınılması gerekir. Brecht; yeni dramatik yapıyı "Aristoteles'çi olmayan oyun yapısı" diye nitelemekte yerden göğe haklıdır.
Brecht, oyunun dramatik yapısını ilgilendiren bu ayrımları, birçok kez tezler halinde özetlemiştir. 1930'da yazılan "Mahagonny Kentinin Yükselişi ve Batışı" operasıyla ilgili olarak kaleme aldığı ünlü notlarda, geleneksel oyun biçimi konusunda şöyle der: "Eylemlerle çalışır - seyircinin ilgisi oyunun sonu üzerinde toplanır - organik büyüme - olaylar düz bir çizgi üzerinde gelişir - olayların akışı evrimsel bir zorunluğu içerir." Yeni oyun biçimiyle ilgili olarak da şöyle söyler : "Anlatıya başvurur - seyircinin ilgisi oyunun yürüyüşü üzerine çekilir, her sahne kendisi için vardır - montaj tekniği - olaylar eğriler çizer - olaylar sıçramalıdır." Oyunda bütün olup bitecekleri önceden bilir anlatıcı, özgür bir davranış içinde düşünüp taşınarak ve usavurarak ramp ışığına, sahnedeki olayla seyirci salonu arasına gelip dikilir (Kafkas Tebeşir Dairesi). Oyuncular hiç çekinmeden seyircilerle söyleşilerde bulunabildiği için, bir yanılsama (illüzyon) durumu kalkar ortadan, oyunun akışı kesilmelere uğrar (Sezuan'ın İyi İnsanı). Öndeyişler (prolog) ve başlıklar, olayın nasıl sonlanacağını önceden seyirciye bildirir (Courage Ana ve Çocukları). Karşıt iki karakter özelliği birbirine zorla monte edilir, dolayısıyla "bireydeki" çatlaklar bir dikkati çekicilikle donatılır (Bay Puntila ve Uşağı Matti) ya da ilgili özellikler adeta şizofrenik bir bölünme sonucu karşı karşıya getirilir (Sezuan'ın İyi İnsanı ve Yedi Büyük Günah). Kimi oyunlar, tümüyle oyun içinde oyun ve oyun içinde mahkeme modeline göre kurulmuştur (Önlem ve Lukullus'un Yargılanması), kimi de balad modeline göre kurulup çatılmıştır (Baal). Kısacası, yabancılaştıran dramatik yapı, "açık" oyun biçiminden başka bir şey değildir; ilgili oyun biçimi, estetik kabul etse de, etmese de, yüzyıllardır klasik-klasistik "kapalı" oyun biçiminin yanı sıra onunla aynı hakkı paylaşarak varlığını sürdürmüştür. Bu biçimi geriye doğru izlersek, Üç Kuruşluk Opera'daki gibi, kökeninde elindeki değnekle resimli levhalardaki tüyler ürpertici olayları gösteren moritat(3) şarkıcılarını buluruz.
Tarih: 2016-03-02 01:56:14 Kategori: Sözlük
Soru Tarat
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Dramatik Yapı Nedir
Yabancılaştırmanın değişik biçimlerini birbiri üzerine binen jeolojik katmanlar gibi tasarlayabiliriz. Her katman, kendi altındaki başka katmanların varlığını gerektirir. Böylece ilgili katmanlar değişik kalınlıkta olmak üzere kayalar, taşlar içinde uzanıp gider, kimi birbirinden belirgin olarak, ayrılır, kimi birbirinin içine geçer, geçiş yerleri ise belli olmaz, bazan da aralarından biri tümüyle yitip gider gözden, ama sonradan daha bir görkemle yeniden ortaya çıkar. Dramatik yapı, bu üç katmandan en alttakidir, ötekileri taşır üzerinde. Oyun metni yeni tekniğin kurallarına uygun bir yapı göstermedi mi, yabancılaştırma tekniğiyle sahneye konması ya da oyuncular tarafından oynanmasının, oyunun ırzına geçmekten kalır yeri yoktur. Örneğin, Racine ya da Schiller'in oyunları, yabancılaştırma tekniğiyle sergilenemez, oyunların dramatik yapısı izin vermez buna. Neden mi? Çünkü ilgili oyunlar, Aristoteles'in koyduğu ilkelere göre kaleme alınmıştır. Brecht, Aristoteles'in Poetika'sını pek el üstünde tutarsa da, öyküyü oyunun fışkırdığı "kaynak ve can damarı" olarak nitelemesine hak verir onun yalnız, geri kalan bütün konularda Aristoteles'ten ayrılır, "özdeşleşme" olarak arınmaya (katharsis) sırt çevirir, parçaları işlevsel açıdan birbirine bağlı, kendi içinde bütün ve eksiksiz olayı atarak yerine birbirini izleyen epik sahneleri geçirir; kendi içinde tutarlı karakterler parçalayıp çelişkili özelliklerine ayırır. Brecht'in olayları, Aristoteles'in öğrettiği gibi bir zorunlulukla birbirinden çıkmaz, kendi yasalarına uygun olarak birbirini izler. Dolayısıyla, Brecht'in oyunlarından bazı parçaları çıkarıp atabilir ya da alıp başka yerlere yerleştirebiliriz, oyun için büyük bir sakınca doğurmaz bu; ne var ki, Aristoteles'e göre bundan sakınılması gerekir. Brecht; yeni dramatik yapıyı "Aristoteles'çi olmayan oyun yapısı" diye nitelemekte yerden göğe haklıdır.
Brecht, oyunun dramatik yapısını ilgilendiren bu ayrımları, birçok kez tezler halinde özetlemiştir. 1930'da yazılan "Mahagonny Kentinin Yükselişi ve Batışı" operasıyla ilgili olarak kaleme aldığı ünlü notlarda, geleneksel oyun biçimi konusunda şöyle der: "Eylemlerle çalışır - seyircinin ilgisi oyunun sonu üzerinde toplanır - organik büyüme - olaylar düz bir çizgi üzerinde gelişir - olayların akışı evrimsel bir zorunluğu içerir." Yeni oyun biçimiyle ilgili olarak da şöyle söyler : "Anlatıya başvurur - seyircinin ilgisi oyunun yürüyüşü üzerine çekilir, her sahne kendisi için vardır - montaj tekniği - olaylar eğriler çizer - olaylar sıçramalıdır." Oyunda bütün olup bitecekleri önceden bilir anlatıcı, özgür bir davranış içinde düşünüp taşınarak ve usavurarak ramp ışığına, sahnedeki olayla seyirci salonu arasına gelip dikilir (Kafkas Tebeşir Dairesi). Oyuncular hiç çekinmeden seyircilerle söyleşilerde bulunabildiği için, bir yanılsama (illüzyon) durumu kalkar ortadan, oyunun akışı kesilmelere uğrar (Sezuan'ın İyi İnsanı). Öndeyişler (prolog) ve başlıklar, olayın nasıl sonlanacağını önceden seyirciye bildirir (Courage Ana ve Çocukları). Karşıt iki karakter özelliği birbirine zorla monte edilir, dolayısıyla "bireydeki" çatlaklar bir dikkati çekicilikle donatılır (Bay Puntila ve Uşağı Matti) ya da ilgili özellikler adeta şizofrenik bir bölünme sonucu karşı karşıya getirilir (Sezuan'ın İyi İnsanı ve Yedi Büyük Günah). Kimi oyunlar, tümüyle oyun içinde oyun ve oyun içinde mahkeme modeline göre kurulmuştur (Önlem ve Lukullus'un Yargılanması), kimi de balad modeline göre kurulup çatılmıştır (Baal). Kısacası, yabancılaştıran dramatik yapı, "açık" oyun biçiminden başka bir şey değildir; ilgili oyun biçimi, estetik kabul etse de, etmese de, yüzyıllardır klasik-klasistik "kapalı" oyun biçiminin yanı sıra onunla aynı hakkı paylaşarak varlığını sürdürmüştür. Bu biçimi geriye doğru izlersek, Üç Kuruşluk Opera'daki gibi, kökeninde elindeki değnekle resimli levhalardaki tüyler ürpertici olayları gösteren moritat(3) şarkıcılarını buluruz.
Tarih: 2016-03-02 01:56:14 Kategori: Sözlük
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Yorum Yapx